
PROSTAT KANSERİ TEDAVİSİ
Prostat kanseri nedir?
Vücudumuzda bulunan bütün hücreler belli bir düzende kontrol altında çoğalırlar ve kendini yenilerler. Bazı nedenlerden dolayı (bu nedenleri birazdan inceleyeceğiz) hücrelerin çoğalması kontrol edilemez. Bu kontrolsüz çoğalma sonucu oluşan hücreler bir arada birikerek tümör oluştururlar.
Tümör dediğimiz şey hücre topluluğudur. Tümörlerin bir kısmı çoğaldığı yerde kalır fakat bir kısmı ise dolaşımla daha başka organlara yayılırlar ve onları tahrip edebilir. İşte bu yayılan tümörlere kötü huylu tümör ya da “kanser” denir. Kanser hücreleri başka yere yerleşip orada çoğalma özelliğine sahiptir. Prostat ise bütün erkeklerde bulunan bir organdır. Erkekte meninin yapımından sorumludur. Bu bezde ortaya çıkan kansere ise prostat kanseri denir.
Nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte hormonların, genetik (aileden gelen) ve çevresel faktörlerin bu hastalığın oluşmasında sebepler olduğu düşünülmektedir. Ergenlikten önce ortaya çıkmadığı için ergenlikten sonra salgılanan hormonlar ve bu kanserin tedavisinde kullanılan hormonların (östrojen gibi) varlığı hormonların bu hastalık üzerinde etkili olduğunu göstermektedir.
Prostat kanserli kişilerin birinci derecede akrabalarında da hastalık riskinin arttığı belirlenmiştir. Bu yüzden genetik faktörler de prostat kanserinden sorumlu tutulmaktadır. Amerikalı siyah ırkta, Afrika kökenlilerde daha fazla görülür ve daha erken yaşta ortaya çıkar. Bu durumun sebebi henüz bilinmemektedir. Prostat kanserine neden olan genleri bulmak için hala çalışmalar devam etmektedir.
Belirli coğrafik yerlerde prostat kanserinin daha çok görülmesi çevresel faktörlerin de rol oynadığını düşündürmektedir. Özellikle İskandinav ülkelerinde daha çok görülür. Japonya ve bazı Asya ülkelerinde daha az görülmektedir. Bu bölgelerden riskli bölgelere göç sonucu hastalık riski artmamış fakat sonraki nesilde arttığı görülmüştür. Bu da çevresel etkinin önemini göstermektedir. Hayvansal yağ içeriği yüksek olan besinlerle beslenmenin de hastalık riskinin arttırdığı düşünülmektedir.
Hastalık sinsi seyreden ve yavaş gelişen bir durum olduğundan genelde hastalığın erken döneminde belirti vermez. Hastanın da pek şikayeti olmaz. Ama hastalık ilerledikten sonra -genelde idrar yolunun tıkanmasıyla ortaya çıkar- şu belirtiler görülür:
- İdrar yaparken zorlanma,
- Sık sık idrara çıkma ve gece bunun için uyanma,
- İdrarda kan görülmesi.
Bu yukarıdaki belirtiler prostatın büyümesi sonucu ortaya çıkar. Tümör yayıldığında ise vücutta ağrı (genelde bel ağrısı) kilo kaybı gibi durumlar görülür.
Evet, erken aşamada teşhis edilmesi halinde tamamen iyileşme şansı yüksektir. Bu aslında bütün kanser türleri için geçerlidir. Düzenli olarak periyodik kontrol testleri ve medikal ilaç tedavileri de haliyle çok önemlidir. Kanserin gelişimi çok ilerlediyse iyileşme ihtimali oldukça zorlaşır ve hatta imkansız bile olabilir. Bu durumda hastalar ilaç tedavisini, kanserin sürecini yavaşlatıcı ve etkilerini azaltıcı bir yöntem olarak kabul ederler. Fakat unutulmamalıdır ki Modern Tedavi Yöntemi olan Focal One (HIFU) sayesinde Prostat Kanseri Tedavisi olmak mümkündür.
Kişi, asbest ile temas da dahil, radyasyon, alkol, tütün, yasadışı ilaçları içeren kanseri tetikleyen her türlü şeyden kaçınmaya çalışmalıdır. Düzenli hayat ve sağlıklı beslenme de kanserden korunmada önemli bir faktördür.
Maalesef ölümün sebebi illa kanserin kendisi olmasa bile evet. Bu tür kanserlerde yaygın olan asıl sebep yayılmadır, yani kanserin diğer organlara sıçramasıdır. Buna tıp dilinde Metastaz denmektedir. Ayrıca çok tehlikeli olan arteryel trombozların oluşması tehdidi de bulunmaktadır.
Tümörün ameliyatla alınması son çaredir. Maalesef prostatın ileri aşamasında tanı koyulması durumunda tek çözüm cerrahi müdahaledir. Çünkü sadece tümörün prostattan alınması mümkün değildir, tüm organın alınması gerekir. Prostat önemli bir organ olmasına rağmen vazgeçilmez değildir. Alınmasından sonra erkekler normal yaşamlarını sürdürebilirler ama yine de fizyoterapistlerin rehberliğinde hareket etmeleri gerekmektedir.
Azalmış sistem direnci ve bu zayıf organın uzun süre kullanımı sebebiyle prostat kanserinin yaşı ilerlemiş erkekler arasında meydana gelme ihtimali oldukça yüksektir. Fakat bu durum yaşı ilerlemiş bütün erkeklerde görülmez, ayrıca daha genç yaştaki erkeklerde de görülebilir.
Hastalık sinsi seyreden ve yavaş gelişen bir durum olduğundan genelde hastalığın erken döneminde belirti vermez. Hastanın da pek şikayeti olmaz. Ama hastalık ilerledikten sonra -genelde idrar yolunun tıkanmasıyla ortaya çıkar- şu belirtiler görülür:
- idrar yaparken zorlanma,
- sık sık idrara çıkma ve gece bunun için uyanma,
- idrarda kan görülmesi.
Bu yukarıdaki belirtiler prostatın büyümesi sonucu ortaya çıkar. Tümör yayıldığında ise vücutta ağrı (genelde bel ağrısı) kilo kaybı gibi durumlar görülür.
Erken aşamalarda prostat kanseri uzun yıllar boyunca semptomlara sebep olmayabilir. Aslında bu kanserler genellikle kan testindeki (PSA) bir anormallik veya prostat bezesindeki bir yumru olarak ortaya çıkarlar. Bazen doktor ilk olarak rutin dijital (parmak ile yapılan) rektal muayene esnasında sert bir nodül hissedebilir. Prostat bezesi rektumun hemen önüne yerleşmiş olur.
Nadiren, daha ilerlemiş durumlarda kanser büyür ve idrar yoluna baskı yapar. Sonuç olarak akış azalır ve idrar yapmak daha zorlaşır. Hastalar ayrıca idrarda yanma veya kanlı idrar ile de karşılaşabilirler. Tümörün büyümeye devam etmesiyle, mesanenin genişlemesine ve acılı bir şekilde tıkanmasına sebep olacak şekilde idrarın akışı tamamen engellenebilir. Kendi başına bu semptomlar, prostat kanseri olduğu sonucunda vardırmaz. Bu semptomların çoğu, erkeklerde kanser yapmayan (iyi huylu) prostat büyümesi ile de ortaya çıkabilir (prostat büyümesinin en yaygın formu). Fakat bu tür semptomların oluşması doktorun kanseri ortadan kaldırması ve uygun tedaviyi sağlamasıyla zaman geçirilmeden tespit edilmelidir.(!)
Ayrıca daha sonraki aşamalarda prostat kanseri bölgesel olarak çevre dokuların içine veya pelvik düğümleri olarak da bilinen lenf düğümlerinin yakınına da sıçrayabilir. Kanser vücudun diğer daha uzak kısımlarına da sıçrayabilir. Metastatik hastalığının semptomları, yorgunluk, keyifsizlik ve kilo kaybını içerir. Doktor, rektal muayene esnasında etraftaki dokuların içerisine yerel sıçrama tespit edebilir. Doktor, bezeden ve bezenin ötesinden sert, sabit bir tümör büyümesini hissedebilir. Prostat kanseri genellikle alt omur veya leğen kemiğine (alt omuru kalçaya bağlayan kemiklere) sıçrar ve bu şekilde bel ve kalça ağrılarına sebep olur. Kanser akciğer ve karaciğere de sıçrayabilir. Kanser hücrelerinin karaciğere kadar yayılması, karında ağrıya ve nadir durumlarda sarılığa sebep olabiliyor. Kanser hücrelerinin akciğere kadar yayılması ise göğüs ağrısı ve öksürüğe sebep olabiliyor.